Olumlu enerji, lütfeeen!
Haftasonu eşimin annesinin 70. doğum günü vardı. Korktuğumuz gibi depresyona girip kendini alkole vurmadı, gayet olgun ve neşeli karşıladı bu yeni rakamlı yaşını. Kadın 45 gösteriyor zaten (bir avuç multivitamin yutmak, vichy dışında yüz kremi kremi kullanmamak ve nazik bedenini hiç bir şey için yorup üzmemek dışında pek bir sırrı da yok) ailesinin yaşam süresini düşününce, daha da önünde 30 sene falan var, o nedenle hakikaten 70 de korkulacak bir yaş gibi gelmedi hiç birimize..
Bir yandan da düşündüm; kadın neredeyse benim 2 katım kadar yaşamış.. Sonra şunu düşündüm, ben 25ken o 60tı yani iki katımdan fazlaydı. Matematik tuhaf şey, gerçekten de 25 ile 35 arasında hayat insana çok fazla şey öğretiyor, o nedenle yaş ilerledikçe aradaki "fark" da azalıyor.. Hayat ve matematik..
Sonra dün sabah beni sinirlendirdi. Doğum günü pastasını üstünden 3 gün geçmiş, yiyememiş çok gelmiş, kalan 1/3lük kısmı bize getirmiş.. Te Allahım, 3 günlük yaş pasta! Ayıp be, 3günlük ve 2 dilim pastayı atıvereceğine.. Sinirlendim. O sinirle yine "kullanmadığı" için (atamayıp) bize verdiği asırlık tost makinasını da pastaya kattım ve doğru çöpe yolladım. Tost zaten yapmıyoruz ama bir defa özenip yapmaya kalkınca tüm tostlar makinaya yapışıp geriye tattan çok bulaşık bıraktığı için ayrıca sinir olmuştum. Bu vesileyle ikisinden birden kurtuldum..
Evliliğimizin 6., ilişkimizin 12. yılında eşimin "kıymetlisi" şeyleri ona hiç sormadan ve onay falan da düşünmeden çöpe atabilme davranışı geliştirdim ben. Eskiden "aman özeli" der sorar ve mutlaka "aaaa hayır atma tabii ki o benim kıymetlim" cevabını alırdım. Baktım minimalist evim bu kıymetlimsss'ler yüzünden çöp eve dönüyor, atıverdim bir ikisini. Baktım hiç aklına bile gelmiyor, bir gazla hepsini attım, oh bir ferahlama geldi ruhuma. Çok özel bir anısı olmadığı sürece, eşyaya bağlanmaya karşıyım.. Bir arkadaşım da fotoğraflarını çekip sonra atıyormuş, hani özlem duyarsa ilerde fotoğrafından hatırlamak, anmak için..
Neyse sonra kar yağmaya başladı. Ona sinirlendim bir posta da.. Ben sinirlendikçe lapa lapa yağmaya ve tutmaya başladı, daha da sinirlendim..
Zaten memleketten gelen haberler o kadar iç karartıcı ki, mutlu bir insana rastlasak "ruhsuz" de, kınar olduk, kendimizi mutlu hissedince bunu saklar, utanır olduk; kısacası hepimiz anormalleştik..
Bugün benim için çok önemli, çok stresli, hatta geleceğimi belirleyecek bazı gelişme ve haberler alacağım bir gün. Sadece biraz iyi dilek, biraz dua, biraz iyi niyet takviyesine ihtiyacım var. Lütfen olumlu enerjilerinizi yollayın! <3
Tam derken bunu, annemin geçen hafta şişirdiği ve Maya'nın raf üstüne istiflediği rengarenk balonlar, su kaynıyormuş gibi bir fokurdama sesi eşliğinde birdenbire, nedensiz bir şekilde yere düştü :D Haydi bunu olumlu bir işaret olarak alıyor, bir gülümsemeyle güne devam ediyorum!
Bir yandan da düşündüm; kadın neredeyse benim 2 katım kadar yaşamış.. Sonra şunu düşündüm, ben 25ken o 60tı yani iki katımdan fazlaydı. Matematik tuhaf şey, gerçekten de 25 ile 35 arasında hayat insana çok fazla şey öğretiyor, o nedenle yaş ilerledikçe aradaki "fark" da azalıyor.. Hayat ve matematik..
Sonra dün sabah beni sinirlendirdi. Doğum günü pastasını üstünden 3 gün geçmiş, yiyememiş çok gelmiş, kalan 1/3lük kısmı bize getirmiş.. Te Allahım, 3 günlük yaş pasta! Ayıp be, 3günlük ve 2 dilim pastayı atıvereceğine.. Sinirlendim. O sinirle yine "kullanmadığı" için (atamayıp) bize verdiği asırlık tost makinasını da pastaya kattım ve doğru çöpe yolladım. Tost zaten yapmıyoruz ama bir defa özenip yapmaya kalkınca tüm tostlar makinaya yapışıp geriye tattan çok bulaşık bıraktığı için ayrıca sinir olmuştum. Bu vesileyle ikisinden birden kurtuldum..
Evliliğimizin 6., ilişkimizin 12. yılında eşimin "kıymetlisi" şeyleri ona hiç sormadan ve onay falan da düşünmeden çöpe atabilme davranışı geliştirdim ben. Eskiden "aman özeli" der sorar ve mutlaka "aaaa hayır atma tabii ki o benim kıymetlim" cevabını alırdım. Baktım minimalist evim bu kıymetlimsss'ler yüzünden çöp eve dönüyor, atıverdim bir ikisini. Baktım hiç aklına bile gelmiyor, bir gazla hepsini attım, oh bir ferahlama geldi ruhuma. Çok özel bir anısı olmadığı sürece, eşyaya bağlanmaya karşıyım.. Bir arkadaşım da fotoğraflarını çekip sonra atıyormuş, hani özlem duyarsa ilerde fotoğrafından hatırlamak, anmak için..
Neyse sonra kar yağmaya başladı. Ona sinirlendim bir posta da.. Ben sinirlendikçe lapa lapa yağmaya ve tutmaya başladı, daha da sinirlendim..
Zaten memleketten gelen haberler o kadar iç karartıcı ki, mutlu bir insana rastlasak "ruhsuz" de, kınar olduk, kendimizi mutlu hissedince bunu saklar, utanır olduk; kısacası hepimiz anormalleştik..
Bugün benim için çok önemli, çok stresli, hatta geleceğimi belirleyecek bazı gelişme ve haberler alacağım bir gün. Sadece biraz iyi dilek, biraz dua, biraz iyi niyet takviyesine ihtiyacım var. Lütfen olumlu enerjilerinizi yollayın! <3
Tam derken bunu, annemin geçen hafta şişirdiği ve Maya'nın raf üstüne istiflediği rengarenk balonlar, su kaynıyormuş gibi bir fokurdama sesi eşliğinde birdenbire, nedensiz bir şekilde yere düştü :D Haydi bunu olumlu bir işaret olarak alıyor, bir gülümsemeyle güne devam ediyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder