Hayat bi nefes aldır be!
Ayyyh, yine çöküş.. Bıktınız değil mi, ben de bıktım inan ki.. Bu sefer ne oldu; vallahi evde herşey günlük güneşlik gidiyordu, kreşten 3 gün önce yediğim "şamarı" (anlatıcam dur, şaşaalı bir giriş olsun dedim) bile kafaya takmıyordum ama bu sabah.. Moraller yine yerde.
Bizim kız evde bir melek son günlerde. Fakat her sabah kreşe gitmiycem diye yırtınıyor. Üzerinde durmuyorum çünkü işe gitmem lazım, bazı rutin doktor kontrollerim var, saçımı boyatmam lazım, bir de onsuz 2 saatçik kendime zaman ayırmam, bir sıcacık kahve olsun içmem lazım. Lazım işte, yoksa ben tırlatırım, benim tırlatmam demek tüm ailenin cortlaması demek..
Neyse 1 haftadır yataktan karga tulumba kreşe götürüyorum, o gün imkanım varsa biraz uzun uyumasına ya da evde az keyif yapmasına izin verip biraz geç bırakıyorum, mümkün olduğunca erken alıyorum yani huyuna gidiyorum ama her sabah "gitmiycem" diyor. E normal, her çocuk yapar.. Fakat Pazartesi almaya gittiğimde iki öğretmen birden üstüme çullandılar. "Geçen hafta evinizde bir değişiklik mi oldu, Maya birden çok huysuzlaştı, anlam veremediğimiz bağırma ve ağlama nöbetleri oluyor, aşırı ilgi istiyor ve diğer çocuklarla kesinlikle iletişim kurmuyor, oynamıyor, hatta göz teması dahi kurmuyor, kendi içine kitleniyor" dediler. Normal bir ana paniklerdi ama ben "amaaaaan, bizim kızın dnemsel huysuzluğu, yeni hastalıktan kalktı" dedim geçtim. Salı günü yine benzer bir serzeniş. Bu sabah eşimle götürdük, bizi çektiler bir köşeye, ağzımıza güller diktiler.. Altmetinde "kızınızın otistik olduğundan şüpheleniyoruz" yatan, sözel hafifletmeyle "göz teması ve iletişim kurmaması ve uyum sorunları bizi düşündürüyor, acaba bir uzmana götürseniz" vardı bugün laf salatamda.. Ağır di mi sevgili dostlar...? Ağır ki ne ağır.. Klinik psikolog olduğum için kızımın otizmi olmadığını biliyorum ama otizm yelpazesinde bir sürü hastalık var ve itiraf edeyim, içimdeki psikolog "yok daha neler" dese de, içimdeki anne yine de evham yapıyor ve kitaplarımı açıyorum, kriterleri başkasının çocuğuymuş gibi önüme serince, yani zorlasan biraz otizm yelpazesinden bazı şeylere uyuyor işte.. Bir an "teşhisi koy rahatla be, ne değişecek ki hayatında?" gibi anlamsız bir düşünce geçiyor ama elimin tersiyle iteliyorum "kuruntu yapıyorsun..!"
Fakat söylenenler de içime işledi bu sabah, biraz sıkıldım. Özellikle bir gerçek var ki; tokat gibi çarpan da o zaten.. Göz teması ve iletişimi sadece yetişkinlerle kuruyor Maya, çocuklarla oynamayı sevmiyor, dahası çocuklardan korkuyor ve içine kapanıyor ama ne kapanma, kitleniyor sanki.. Bebeklikten beri gelen arkadaşlıklarında bile temkinli, beraber oynamayı ve iletişim kurmayı çocukların anneleriyle yapsa daha mutlu diyeyim.. Pek normal değil evet ama sonuçta 2,5 yaşında yahu; pohpohlanmak, devamlı aferin duymak, asla eleştirilmemek ve dünyanın merkezi olmak istiyor. Çocuklardan pohpoh alamadığı için büyüklere yöneliyor, güçte eşit ilişkilere açık değil çünkü..
Alman sistemi ona pek yaramıyor. Türkiye'de bloglarınızdan görüyorum kreşte çocuklar kucaklanıyor öpülüyor, okşanıyor sanırım. Burda fiziksel temas pek yok hele öyle öpme falan asla yok. Maya biraz kucak seven bir çocuk, doğduğundan beri böyle. Burada en özel kreşler bile "okul", kuralları var ve hiçbir çocuk özel değil, herkes eşit derecede bakım alıyor, herkesin sorumlulukları var. Alman toplumu bu şekilde. Fakat Maya... Maya gerçekten biraz fazla duygusal ve "sensitive" yani hassas bir çocuk, bedensel temasa, devamlı aferin almaya, başarısının övülüp hatasının görmezden gelinmesine alışkın. Evde bu şekilde ve doğrusu şu an işe yarayan yöntem bu.. Kuralcı ve anne baba odaklı yetiştirme şekli sadece onu 2 yaş krizine sokmaya, daha huzursuz ve hırçın yapmaya neden olunca, ben sistemi daha yumuşak, çocuk odaklı ebeveynliğe çevirdim ve rahatladık. Ama kreşte böyle değil ve kaç kreş ya da okul değiştirsem de asla bu şekilde olmayacak çünkü Alman sistemi böyle değil.
Dolasıyısıyla ne oldu; Maya'nın 2 yaş krizi evde bitti, herşey süt liman ama kreşte feci şekilde devam ediyor. üstüne de öğretmenler (3 kişi) 8'i bebek 12 çocukla ilgilendikleri için (anaokulda 2 öğretmene 25 çocuk olacak bu sayı), kimseye özel ilgi de gösterecek durumda değiller.. Ne oluyor, Maya'yı bırakıyorlar bir köşeye, kapanıyor içine ya da ağlıyor yarım saat..
Çok sinir bozucu.
Kreşe yollamamayı düşündüm evet. Fakat evde bakma imkanım artık yok, işim ve diğer uğraşlarım bir yana, artık 2,5 yaş çocuğuyla aktivite bulmakta zorlanıyorum, gün geçmiyor. Zaten 8.30 da bırakıyor, 13'te alıyorum, çok uzun bir kreş zamanı sayılmaz. Evde (ve hava elverdiğince dışarda tabii) 5 saat başbaşayız babası gelene dek. Yani vicdan yapmama gerek yok biliyorum.. Onun yeri ev değil sosyal bir ortam olan kreş olmalı bu yaşta.
Fakat öyle çok ağlıyor ki; sabah gitmemek için ağlıyor, bıraktığımda anne diye yalvara yalvara ağlıyor, gün içinde en az 30dk-1 saat çeşitli ve nedensiz ağlamaları oluyormuş. Eve gelince cennetlik.. Akşam yatarken aklına sabah kalkması geldiği için "kreşe gitmiycem" diye bir daha ağlıyor.. İçim parçalanıyor. Yollasam bir türlü, yollamasam başka türlü dert...
Üstüne de bu otizm iması.. Şahane oldu gerçekten.
Maya'nın "farklı" olduğunun farkındayım. Zorlanıyorum hem de çok. Çocuk bakımında uzman olan bu kişiler bile Maya'nın onları çok zorladığını söylüyorlarsa, demek ki sorun bende değil dedim az biraz rahatladım :P Pollyanna kaçmış içime. Ama bu fark bence bir hastalık değil; sadece biraz karakter meselesi, biraz kreşin ve evin farklı disiplin uygulaması, biraz kreşteki 4 büyük çocuğun da hasta oldukları için yokolmuş olmaları (zavallı çocuğum bebeklerin arasında kaldı iyice) ve biraz da uzun süredir gelip geçmeyen hastalıklar dizisi (bu sefer de streptekok salgını başladı etrafta).
Ayh ne yapıcam bilmiyorum. Çok daraldım yahu.. Bir süre yollamasam mı? Ama evde başbaşa delireceğimizi biliyorum, bu sefer daha beter oluyor ikimizin de psikolojisi.. Yoksa inatla, bir Alman sertliğiyle "senin yerin kreş" diyip yollasam ve en azından kendi psikolojim mi normal kalsa?
Ayh hayat bi nefes aldır be... Otizm miş.. Üfffff. Psikolog olmasam bir de buna takılacağım şimdi hiç yoktan. Üf ben bir Dr.Nazi randevusu alayım en iyisi, çocuğun senelik bakımı da gelmişken..
Not. Bu arada beze geri döndük çünkü çılgınlar gibi ağlayıp bez üstüne don giyme modasında inat etti. Hanginizin nazarı değdi zilliler?! :D Anlatmıycam bundan sonra size hiç bi başarımı, hıh! :P Şaka şaka, çocuk işte bi uzay profesörü, bi bildiğin palyaço.. Ay az soluk, huzur, sağlık, nefes, mutluluk, biraz güneş ışığı ne oluuuuuur..!
Bizim kız evde bir melek son günlerde. Fakat her sabah kreşe gitmiycem diye yırtınıyor. Üzerinde durmuyorum çünkü işe gitmem lazım, bazı rutin doktor kontrollerim var, saçımı boyatmam lazım, bir de onsuz 2 saatçik kendime zaman ayırmam, bir sıcacık kahve olsun içmem lazım. Lazım işte, yoksa ben tırlatırım, benim tırlatmam demek tüm ailenin cortlaması demek..
Neyse 1 haftadır yataktan karga tulumba kreşe götürüyorum, o gün imkanım varsa biraz uzun uyumasına ya da evde az keyif yapmasına izin verip biraz geç bırakıyorum, mümkün olduğunca erken alıyorum yani huyuna gidiyorum ama her sabah "gitmiycem" diyor. E normal, her çocuk yapar.. Fakat Pazartesi almaya gittiğimde iki öğretmen birden üstüme çullandılar. "Geçen hafta evinizde bir değişiklik mi oldu, Maya birden çok huysuzlaştı, anlam veremediğimiz bağırma ve ağlama nöbetleri oluyor, aşırı ilgi istiyor ve diğer çocuklarla kesinlikle iletişim kurmuyor, oynamıyor, hatta göz teması dahi kurmuyor, kendi içine kitleniyor" dediler. Normal bir ana paniklerdi ama ben "amaaaaan, bizim kızın dnemsel huysuzluğu, yeni hastalıktan kalktı" dedim geçtim. Salı günü yine benzer bir serzeniş. Bu sabah eşimle götürdük, bizi çektiler bir köşeye, ağzımıza güller diktiler.. Altmetinde "kızınızın otistik olduğundan şüpheleniyoruz" yatan, sözel hafifletmeyle "göz teması ve iletişim kurmaması ve uyum sorunları bizi düşündürüyor, acaba bir uzmana götürseniz" vardı bugün laf salatamda.. Ağır di mi sevgili dostlar...? Ağır ki ne ağır.. Klinik psikolog olduğum için kızımın otizmi olmadığını biliyorum ama otizm yelpazesinde bir sürü hastalık var ve itiraf edeyim, içimdeki psikolog "yok daha neler" dese de, içimdeki anne yine de evham yapıyor ve kitaplarımı açıyorum, kriterleri başkasının çocuğuymuş gibi önüme serince, yani zorlasan biraz otizm yelpazesinden bazı şeylere uyuyor işte.. Bir an "teşhisi koy rahatla be, ne değişecek ki hayatında?" gibi anlamsız bir düşünce geçiyor ama elimin tersiyle iteliyorum "kuruntu yapıyorsun..!"
Fakat söylenenler de içime işledi bu sabah, biraz sıkıldım. Özellikle bir gerçek var ki; tokat gibi çarpan da o zaten.. Göz teması ve iletişimi sadece yetişkinlerle kuruyor Maya, çocuklarla oynamayı sevmiyor, dahası çocuklardan korkuyor ve içine kapanıyor ama ne kapanma, kitleniyor sanki.. Bebeklikten beri gelen arkadaşlıklarında bile temkinli, beraber oynamayı ve iletişim kurmayı çocukların anneleriyle yapsa daha mutlu diyeyim.. Pek normal değil evet ama sonuçta 2,5 yaşında yahu; pohpohlanmak, devamlı aferin duymak, asla eleştirilmemek ve dünyanın merkezi olmak istiyor. Çocuklardan pohpoh alamadığı için büyüklere yöneliyor, güçte eşit ilişkilere açık değil çünkü..
Alman sistemi ona pek yaramıyor. Türkiye'de bloglarınızdan görüyorum kreşte çocuklar kucaklanıyor öpülüyor, okşanıyor sanırım. Burda fiziksel temas pek yok hele öyle öpme falan asla yok. Maya biraz kucak seven bir çocuk, doğduğundan beri böyle. Burada en özel kreşler bile "okul", kuralları var ve hiçbir çocuk özel değil, herkes eşit derecede bakım alıyor, herkesin sorumlulukları var. Alman toplumu bu şekilde. Fakat Maya... Maya gerçekten biraz fazla duygusal ve "sensitive" yani hassas bir çocuk, bedensel temasa, devamlı aferin almaya, başarısının övülüp hatasının görmezden gelinmesine alışkın. Evde bu şekilde ve doğrusu şu an işe yarayan yöntem bu.. Kuralcı ve anne baba odaklı yetiştirme şekli sadece onu 2 yaş krizine sokmaya, daha huzursuz ve hırçın yapmaya neden olunca, ben sistemi daha yumuşak, çocuk odaklı ebeveynliğe çevirdim ve rahatladık. Ama kreşte böyle değil ve kaç kreş ya da okul değiştirsem de asla bu şekilde olmayacak çünkü Alman sistemi böyle değil.
Dolasıyısıyla ne oldu; Maya'nın 2 yaş krizi evde bitti, herşey süt liman ama kreşte feci şekilde devam ediyor. üstüne de öğretmenler (3 kişi) 8'i bebek 12 çocukla ilgilendikleri için (anaokulda 2 öğretmene 25 çocuk olacak bu sayı), kimseye özel ilgi de gösterecek durumda değiller.. Ne oluyor, Maya'yı bırakıyorlar bir köşeye, kapanıyor içine ya da ağlıyor yarım saat..
Çok sinir bozucu.
Kreşe yollamamayı düşündüm evet. Fakat evde bakma imkanım artık yok, işim ve diğer uğraşlarım bir yana, artık 2,5 yaş çocuğuyla aktivite bulmakta zorlanıyorum, gün geçmiyor. Zaten 8.30 da bırakıyor, 13'te alıyorum, çok uzun bir kreş zamanı sayılmaz. Evde (ve hava elverdiğince dışarda tabii) 5 saat başbaşayız babası gelene dek. Yani vicdan yapmama gerek yok biliyorum.. Onun yeri ev değil sosyal bir ortam olan kreş olmalı bu yaşta.
Fakat öyle çok ağlıyor ki; sabah gitmemek için ağlıyor, bıraktığımda anne diye yalvara yalvara ağlıyor, gün içinde en az 30dk-1 saat çeşitli ve nedensiz ağlamaları oluyormuş. Eve gelince cennetlik.. Akşam yatarken aklına sabah kalkması geldiği için "kreşe gitmiycem" diye bir daha ağlıyor.. İçim parçalanıyor. Yollasam bir türlü, yollamasam başka türlü dert...
Üstüne de bu otizm iması.. Şahane oldu gerçekten.
Maya'nın "farklı" olduğunun farkındayım. Zorlanıyorum hem de çok. Çocuk bakımında uzman olan bu kişiler bile Maya'nın onları çok zorladığını söylüyorlarsa, demek ki sorun bende değil dedim az biraz rahatladım :P Pollyanna kaçmış içime. Ama bu fark bence bir hastalık değil; sadece biraz karakter meselesi, biraz kreşin ve evin farklı disiplin uygulaması, biraz kreşteki 4 büyük çocuğun da hasta oldukları için yokolmuş olmaları (zavallı çocuğum bebeklerin arasında kaldı iyice) ve biraz da uzun süredir gelip geçmeyen hastalıklar dizisi (bu sefer de streptekok salgını başladı etrafta).
Ayh ne yapıcam bilmiyorum. Çok daraldım yahu.. Bir süre yollamasam mı? Ama evde başbaşa delireceğimizi biliyorum, bu sefer daha beter oluyor ikimizin de psikolojisi.. Yoksa inatla, bir Alman sertliğiyle "senin yerin kreş" diyip yollasam ve en azından kendi psikolojim mi normal kalsa?
Ayh hayat bi nefes aldır be... Otizm miş.. Üfffff. Psikolog olmasam bir de buna takılacağım şimdi hiç yoktan. Üf ben bir Dr.Nazi randevusu alayım en iyisi, çocuğun senelik bakımı da gelmişken..
Not. Bu arada beze geri döndük çünkü çılgınlar gibi ağlayıp bez üstüne don giyme modasında inat etti. Hanginizin nazarı değdi zilliler?! :D Anlatmıycam bundan sonra size hiç bi başarımı, hıh! :P Şaka şaka, çocuk işte bi uzay profesörü, bi bildiğin palyaço.. Ay az soluk, huzur, sağlık, nefes, mutluluk, biraz güneş ışığı ne oluuuuuur..!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder