Kur'an'ı hüzünle okuyun, kâinatın farkına varın
İsra Sûresi'nde buyrulduğu gibi Kur'an ‘müminler için rahmet ve şifa'dır. Buna mazhar olmak için de Yüce Kitap'ı hakkını vererek okumak ve anlamak gerekiyor. Opera sanatçısı ve şan eğitmeni Gönül Hurmalı, yeni kitabı Kur'an'ı Hüzünle Okumak'ta ses ve nefes teknikleriyle mucizevî; okuyuşun insan ruhuna ve bedenine etkisini araştırıyor.
Bediüzzaman Said Nursi 7. Söz'de “Kâinat Mescid-i Kebirinde Kur'an kâinatı okuyor! Onu dinleyelim. O nur ile nurlanalım, Hidâyetiyle amel edelim ve Onu vird-i zeban edelim.” der. Bu ifadelerden anlaşıldığına göre kâinat büyük bir mesciddir. Bu mescidi anlaşılır kılan ise Kur'ân'dır. Yüce Kur'an'ı hakkıyla okuyup anlayanlara farklı kapılar açılır. İsra Sûresi'nde buyrulduğu gibi Kur'an, müminler için rahmet ve şifadır. Bu rahmet ve şifaya mazhar olmanın ilk adımı onu okumak. Ancak Kur'an sıradan bir kitap gibi okunmamalı, Allah kelamı olduğunun bilincine varılmalı.
Bugüne kadar Kur'an okumanın ve dinlemenin insan ruhundaki faydalarıyla ilgili birçok çalışma yapıldı. Gönül Hurmalı ise yüce kitabımızın okunuşuna çok farklı açıdan bakan bir araştırmacı. İlk kitabı “Kur'an ve Şan Tekniği-Hû”da Kur'ân okunuşu ve şan arasındaki münasebeti tespit etmişti. İkinci kitabı “Kur'an'ı Hüzünle Okumak”ta ise ses ve nefes tekniğiyle Kur'an okuma konusunu Elmalılı tefsirinde geçen Davud aleyhisselam ile ilgili bir bahisten esinlenerek irdeliyor.
Hurmalı, aslında bir opera sanatçısı ve şan eğitmeni ve besteleri olan bir müzisyen. Onu böylesine farklı bir konuyu araştırmaya yönlendiren yazar Abdullah Aymaz olmuş. İlk kitabını hazırlarken, Kur'an'ı ‘tertil' ile, yani her harfinin, mânâsının hakkını vererek okumanın insanı farklı boyutlara ulaştırdığını keşfetmiş. Bu durumu, “Bu okunuşun Cenab-ı Hak'tan direkt irşad almak boyutunda bir okuyuş olduğunu ve perdeler ardından Cenab-ı Allah'ın sizinle konuştuğunu hissediyorsunuz.” diyerek açıklıyor.
Yaklaşık iki yıl tertil ile Kur'an okuyan Hurmalı, ruh dünyasında önemli değişiklikler olduğunu görünce araştırmalarını derinleştirmiş. Özellikle ses-nefes teknikleri üzerine yoğunlaşmış. Bugün dünyada ve ülkemizde hayli revaçta olan bu tekniklerin Kur'an ile ilişkisi noktasında kafa yormuş. Hurmalı, “Avrupa ve Amerika'da klinik ortamlarda ses terapileri yapılıyor. Öyle bir terapi ki bir anlamı olmayan -Aaaaa, ooooo... gibi vokallerle oluşan titreşimleri, vücudun farklı bölgelerine yoğunlaştırarak hastalıkları tedavi ediyorlar. Mesela Don Campbell, beynindeki kan pıhtısını ses dalgalarıyla dağıttı. Psikiyatride hedef, insanın bilinçaltını açığa çıkarmak. Bunları temizlemek adına ses ve nefes terapileri yapılıyor. Kur'an'ı sesli okuma sırasında böyle etkiler olabilir diye düşündüm ve araştırma yaptım.” diyor. Bazı terapistlerin sadece nefesle, psikolojik rahatsızlıklardan kansere kadar varan bir yelpazede tedavi yapabildiklerini iddia ettiklerini anlatan Hurmalı, şunları söylüyor: “Kur'ân nefesin önemi ve bunun için hangi vaktin uygun olduğunu ‘Nefes almaya başladığı dem sabaha...' (Tekvir 18) ayetiyle bize bildirmiş. Güneşin doğduğu dakikalarda bir yere oturup pencere önünde veya balkonda derin derin nefes alalım. On nefeste bir dinlenerek otuz-kırk nefes alanlar en başta sindirim sisteminin düzene girdiğini göreceklerdir.”
Farkındalık düzeyini artırıyor
Uzakdoğu teknikleriyle nefes egzersizleri yapan insanların farkındalık düzeylerinin diğerlerinden yüksek çıktığını anlatan yazar, Kur'an'ın hakkını vererek okunmasında bu sırrın en mükemmel haliyle mevcut olduğunu belirtiyor: “Bir Müslüman olarak bizler de düzenli Kur'an okumuyor muyuz? Bunu daha farkında olarak, ses ve nefes tekniklerine dikkat ederek okursak yani her harfin hakkını vererek okursak bizim farkındalığımız da artacak. Ben bunu kendi hayatımda bizzat yaşadım.” Hurmalı'ya bu hususun tecvid ve mahreç eğitiminden ne farkı olduğunu soruyoruz. “Fark, bu eğitimin yanında ses ve nefes tekniklerine dikkat ederek okumada.” diye cevap veriyor.
Hadis-i şeriflerde Kur'an'ın hüzünle okunması tavsiye edilmiş. Peki, Kur'an neden hüzünle okunmalı? İnsanın tabiatında mevcut olan hüznün mucizevi okuyuşla birleştirildiğinde gerçek hüznün kaynağıyla buluşacağını savunuyor Hurmalı. “Böylece, hüznünüzün boyutunu takdir edip karşılığını verebilecek tek merciye, edeple halinizi arz etmiş oluyorsunuz. Kur'an'ı hüzün katarak okuduğunuzda, anne karnı travmalarına kadar dayanan bilinçaltındaki olumsuz birikimleri temizlediği gibi günlük sorunlar da birikmeden zihninizden siliniyor ve ferahlama hissediyorsunuz.”
Nörologlarla birlikte araştırılmalı
Kur'an ve ses tekniği konusunda özellikle nörologlarla birlikte araştırmalar yapılması gerektiğini düşünüyor Gönül Hurmalı. Bazı makamların insan vücuduna etkisinin geçmişten beri bilindiğine dikkat çekiyor: “Kur'an'ın musikisi iyileştiriyor. Kur'an ‘gel hüznünün en itidalli şeklini bende bul' diyor. Her sanat ve ilimde en üst noktada olduğu gibi musikide de en üst noktada. Hz. Davud'dan Pisagor'a ve bugüne kadar müzikle ilgili arayışların hepsinin en üst noktası Kur'an'da mevcut.”
Yazar, özellikle seher vaktinde, tertille ve nefes farkındalığıyla Kur'an okumanın mucizevî; etkilerinin önemine işaret ediyor. Bu şekilde Kur'an okuyanların bir süre sonra kendilerinde birçok şeyin değişeceği iddiasında: “Kendi yaşamımda çok şey değişti. Ne kadar çok Kur'ân okursak dünya ve hadiseler o kadar küçülüyor. Kendi gelişiminize odaklanıyor, hadiselerin bizi eğiten vesilelerden ibaret olduğunu görebiliyorsunuz. Kur'ân önce eksiklerimizi teşhis ediyor, bunu hadiselerin aynasında görüp ikna olmamızı sağlıyor ve tedavi için uygun dua etmeyi öğretiyor. Okuma sırasında semadan gelen bir havayla hem ruhumuz hem bedenimiz soluk alıyor. Zihnim, sesli okudukça Kur'ân'ın musikisine öyle alıştı ki, müzik dinleme konusunda daha seçici oldum. Müziğin sinirlere hızla etki eden gücünü Kur'ân'ın en üst seviyede kullandığını hissediyorum. Şimdilerde musikisi ve tecvid sırasında meydana gelen ritmik anlatımı ve bu anlatımın nöronlardan başlayıp sinirlere, bağışıklık sistemine, ruhsal ve ahlâkî; boyuta varan etkilerini inceliyorum.”
Tecvide riayet bütün vücudu etkiliyor
Gönül Hurmalı, “Kur'an'daki harflerin ağız içinde dokunduğu noktaların sinir uçlarıyla ve organlarla bağlantısı olabilir mi?” sorusunu da araştırmış. Onu buna yönlendiren ise bu ilahi mesajın Allah katından çıktığı gibi telaffuz edilmesinin istenmesi. Bu yolculukta ilginç durumlar yaşadığını anlatan yazar, araştırmalar sırasında ‘vagus siniri' konusunun açıldığını anlatıyor. Vagus siniri, insan başında soğanilikten başlayarak karın boşluğunda son buluyor. Bu sırada hayati organların tamamına yakınına uğruyor. Hurmalı'nın yaptığı tespitlere göre tecvid kaideleri, harflerin çıkış noklarına yapılan vurgulamalar, med denilen uzatmalar, gunnelerdeki titreşimler bu sinir üzerinde dolayısıyla bütün vücutta etkili oluyor. Hurmalı bu durumu ‘mucizevi okuyuş' olarak adalandırıyor. “Her gün bu şekilde okuyunca neler oluyor diye kendimi izlemeye başladım. Mesela ‘Lam harfi neden sıkı basılarak söyleniyor? Dat harfini çıkarırken neden dilimizin bir yanını dişlere değdiriyoruz? Bu ne işe yarıyor?' diye kendime soruyordum. Vagus, ses tellerinden geçen tek sinir. Diğerlerinden farkı, gidiş ve dönüş tepkileri aynı yerden, yani aynı yerden sinyal alıp veriyor. Beynin arkasından çıkıyor ve bütün organlarımıza dağılıyor. Ayrıca organların içinde kök salıyor. Ses tellerinizden geçirdiğiniz ne varsa bütün vücudunuza dokunuyor. Bahsettiğimiz ses terapileri, vagus sinirinin bu özelliklerine dikkat edilerek yapılıyor. Bu şekilde vücuda içeriden dışarıya doğru bir tür masaj yapıldığını ifade ediyorlar. Harf ve mahreçlerin tertiline ve tecvidine dikkat ettiğiniz zaman ses titreşimlerinin vücuda ahenkle dağıldığını, Kur'an'ın bütün vücudunuza tesir ettiğini hissediyorsunuz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder