Facebook evliliğinizi yok etmesin!
Sosyal medya hesapları hayatımızda her geçen gün daha fazla yer kaplıyor. Evlendiğimizi, ayrıldığımızı, yeni biriyle tanıştığımızı ilk buralardan duyuruyoruz. Peki sosyal medyadaki tutumumuz ilişkilerimizi nasıl etkiliyor?
Karı-koca o gün yine sıradan tartışmalarından birini yaşamıştı. Sesler yükselmiş, kapılar çarpılmıştı. Kadın artık dayanamıyordu. Arka odaya geçti, biraz kafa dağıtmak için sosyal medya hesaplarını kontrol etmeye başladı. Adam ise salonda cep telefonundan takip ediyordu hesaplarını. Kadın artık dayanamıyordu adamın kayıtsızlığına. Kendi profil sayfasına girdi, ‘evli' olan durumunu ‘ilişkisi yok'a çevirdi. Tüm arkadaşları, akrabaları yorumlar yağdırmaya başladı. Herkes şaşkındı, en çok da onu Facebook'tan takip eden kocası. Ne yani, ayrılmışlar mıydı şimdi?
Sosyal medya hesaplarımız hayatımızda her geçen gün daha fazla yer kaplıyor. Sosyal ilişkilerimizden tutun da özel hayatlarımıza her saniyemizi onlarla geçiriyor, ciddi bir mesai harcıyoruz. Facebok, Twitter, Instagram ve daha niceleri… Evlendiğimizi, ayrıldığımızı, yeni biriyle tanıştığımızı ilk buralardan duyuruyoruz. Peki sosyal medyadaki tutumumuz ilişkilerimizi nasıl etkiliyor? Nurhan Demirel, ‘İlişkisi Yok' kitabıyla bu konuya ışık tutuyor. Demirel'in kitabı, Facebook üzerine yazılmış ilk kitap olma özelliği de taşıyor.
Yüz yüze bile ikna edemezken…
“Facebook, her birimizin dış dünyaya karşı yansıması adeta.” diyor Nurhan Demirel. Hayatımızda neler olup bittiğini anında paylaşıyoruz takipçilerimizle. Böylelikle gerçek yaşamdan sanal hayata kayıyoruz farkında olmadan. Bu da yavaş yavaş asosyalliğe itiyor bizi. Yüz yüze iletişimi unutur olduk zira. Sanal ortamda jest ve mimikler olmayınca, bir de yüz yüze olmamanın verdiği rahatlıkla daha kırıcı olabiliyoruz. Bu da özellikle siyaset vs. konularda birbirine düşüp, birbirini listesinden ve hayatından silen eş, dost, akrabaları kolaylıkla açıklıyor aslında. Yüz yüzeyken bile ikna olmayan bir insanı sanal ortamda ikna edebilir misiniz? İşte iki inatçı keçinin bir köprüde karşılaşması hikâyesine dönüyor olay. Sonrası kırgınlık, sonrası küslük… Bazen de bir taraf ne kadar sağduyulu olursa olsun, karşı tarafın provokatif ve direkt kişiyi hedef alan paylaşım ve yorumlarından çıkabiliyor kavga. Demirel, siyaset günlük hayatını şekillendirmediği için kendisi böyle bir sorunla pek karşılaşmasa da çevresinde bunun birçok örneğini gördüğünü söylüyor.
‘İlişkisi yok' lafı cinayete sebep olabilir
Facebook'un aile hayatına yönelik verdiği zararlar da cabası. Zira artık sanal aldatma diye bir kavram girmiş bulunuyor lügatimize. Eşler birbiriyle konuşamadıklarını Facebook'ta hiç tanımadıkları karşı cinsle paylaşarak yakınlık kuruyor. Başlarda niyet aldatma değil elbet, öylesine bir sohbet. Ancak iş öyle bir çığırından çıkıyor ki, eşine hal hatır sormaya üşenirken bilgisayar başında yabancı kadın veya erkeklerle sohbet ederek sabahlayan karı-kocalara rastlayabiliyoruz. Facebook'ta tanımadığınız insanlarla yaptığınız sohbetler, dolandırıcılıktan şantaja kadar pek çok adlî; olayın mağduru haline gelmenize de sebep olabiliyor. Nurhan Demirel, ilişki durumu konusunun da eşler arasında büyük problemlere yol açabildiğini söylüyor. Kimi erkekler profilinde evli olduklarını saklayabiliyor, yahut çıkan en ufak kavgada ‘ilişkisi yok' durumuna getirilebiliyor. Bu durumun özellikle kadına şiddetin her gün daha cani örneklerini gördüğümüz ülkemizde tehlikeli boyutlara ulaşabileceği konusunda uyarıyor Demirel: “Kavgadan sonra iki taraftan birinin, Facebook'ta ilişki durumunun ‘ilişkisi yok' olarak güncellenmesi, tüm eş dost akrabaya telefon edip ‘Biz ayrıldık.' demekle eşdeğer aslında. O an kızgınlıkla, biraz da sosyal mecrada olmanın verdiği rahatlıkla bu kolayca yapılabiliyor. Ancak şiddet eğilimli bir koca için bu bir cinayet sebebi bile olabilir.”
Facebook'tan kısmet çıkar mı?
Facebook günümüzde görücü usulü evliliklere bile aracılık eder oldu. Kızlar kendisine görücü gelecek talibinin sayfasını didik didik inceliyor, erkekler müstakbel gelin adayı hakkında bilgi topluyor. Hatta ilk görüşmeden önce internetten yazışma da çok popüler. Ancak Facebook'ta kısmet aramak bambaşka bir boyut. Zira karşınıza ne çıkacağı tamamen meçhul. Sürekli “Selam, n'aber?” yazarak işi taciz boyutuna vardırıp cevap alamayınca küfrü basanlar da var. Nurhan Demirel, Facebook'un tanışma sitesi olarak kullanılmasının sosyal mecranın kalitesini düşürdüğü görüşünde. “Facebook bir sevgili ya da eş bulma sitesi değil. Bunlar için özel siteler var. Bu insanlar neden bu mecraları kullanmak yerine bazen tacize varan boyutlarda tanımadıkları insanlara mesaj atıyor, anlamak mümkün değil.” diyor.
Sosyal medya tesettürün ruhunu öldürüyor
Sosyal medyanın mahremiyet anlayışımızı zedelediği muhakkak. Yazar Nuriye Çeleğen, sosyal medya anlayışımızı perdesiz pencerelere, kapısız evlere benzetiyor. Çoluk çocuk, yiyecek giyecek hemen her şeyin burada paylaşılmasını eleştiren yazar, bu kadar gösterişçi olunmaması gerektiğini ifade ediyor. Nitekim İslamî; ahlakta başkalarını imrendirmemek esas. Özellikle tesettür üzerine yazdığı kitaplarla tanınan Çeleğen, sosyal medyanın tesettürün ruhunu öldürdüğünü düşünüyor. Kadınların güzel görünmek için süslü püslü poz verdiklerini belirten Çeleğen, bu durumu “Resmini koymuş demiyorum, özellikle poz vermiş diyorum, bu kadın ‘bana bakın' demek istiyor. Burada benlik duygusu devreye giriyor.” şeklinde değerlendiriyor.
Biraz mahremiyetin kimseye zararı olmaz
Nişan, düğün, evlilik yıldönümü, doğum günü… Sadece bizler için özel olması gereken bu günleri yüzlerce insanla paylaşmakta bir mahzur görmüyoruz çoktandır. Bunlar sıradan hale geldi ama işi bir tık öteye taşıyanlar da yok değil. ‘Paylaşmazsa ölecek' hastalığına yakalanmış gibi ‘Kocişkom bana şunu aldı', ‘Oğluşumun ilk dişi', ‘Prensesimin bezden kurtulma partisi', ‘Hofff, yine trafikte kaldım' konulu albümlerle özel hayatından milyonlarca kare yayınlayan, gittiği restoranda ara sıcaklardan yemek sonrası kahvesine kadar yaptığı paylaşımlarla bizi içinde bulunduğumuz sonsuz(!) meraktan kurtaranlardan söz ediyoruz. Adı üstünde sosyal paylaşım sitesi. Ama milyonların deliler gibi takip ettiği bir pop-star ya da ünü ülke sınırlarını aşmış bir oyuncu değilseniz her adımınızı paylaşmak zorunda değilsiniz. Birazcık mahremiyetin kimseye bir zararı olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder