Mutlu bir anne olmanın yolu - 1
Mutlu bir çocuğa sahip olmanın yolu, mutlu bir anne olmak. Bunu hepimiz biliyoruz. Peki mutlu bir anne olmanın yolu nedir, bunu biliyor musunuz? Ben bir ömür tüketmekteyim bu işin odağını, özünü bulmaya çalışırken..
Maya'nın iki yaş krizlerinin başladığı zamanlardaki halimi düşününce, şunu fark ettim; onun bitip tükenmek bilmeyen isteklerine ya da onun mutlu olmasına odaklanmak yerine kendimi önemseyerek kendime zaman ayırdığımda, ben daha mutlu bir anne oluyorum ve o önüme neyle gelirse gelsin, tahammül eşiğim geniş oluyor, çözüm yolunu en pratik şekilde bulabiliyorum ve o zor dönemden çok daha çabuk çıkabiliyorum. İşin sırrı; kendime zaman ayırmak. (Da.. tek başına çocuk büyütüyorsun, nasıl ayıracaksın, bazen kafanı kaşıyacak zaman bulamazken!? İşte bunu çözemiyorum mesela.. Neyse geçelim şimdilik onu, olumlu olucaz bu yazıda..)
Maya'nın iki yaş krizlerinin başladığı zamanlardaki halimi düşününce, şunu fark ettim; onun bitip tükenmek bilmeyen isteklerine ya da onun mutlu olmasına odaklanmak yerine kendimi önemseyerek kendime zaman ayırdığımda, ben daha mutlu bir anne oluyorum ve o önüme neyle gelirse gelsin, tahammül eşiğim geniş oluyor, çözüm yolunu en pratik şekilde bulabiliyorum ve o zor dönemden çok daha çabuk çıkabiliyorum. İşin sırrı; kendime zaman ayırmak. (Da.. tek başına çocuk büyütüyorsun, nasıl ayıracaksın, bazen kafanı kaşıyacak zaman bulamazken!? İşte bunu çözemiyorum mesela.. Neyse geçelim şimdilik onu, olumlu olucaz bu yazıda..)
Geçenlerde üyesi olduğum bir grupta "evlilik aşkı öldürür mü?", "çocuk evliliği bitirir mi?" türü klasik sorular üzerinde klasik tartışmalar yürüyordu ve kadıncağızların çoğu "ay evet çocuktan sonra bana aynı aşkla bakmıyor", "valla çocuk çok zamanımı alıyor kocaya ilgi göstermek içimden gelmiyor" türünde serzenişlerde bulunuyordu. Aslında herkes çocuktan sonra önceliklerinin değiştiğini dile getiriyor, kendine ve eşine zaman ayıramadığını belirtiyor ama tartışmanın asıl odağında kimsenin fark etmediği "ben kendimi önemsemiyorum ki karşımdaki beni önemsesin" fikri ise nedense hiç dile getirilmiyordu. Saçımızı süpürge ediyoruz çocuklarımız için, bu arada kocamızla mı sevişeceğiz bir de, aman rahat bıraksınlar bizi.. Yahu sevişmek ne zamandan beri bir angarya, anlayamadım. Hormonal ve psikolojik sorunları anlayabilirim ama laf olsun, tohuma kaçmayayım vs. diye evlenmediyseniz, karşınızdaki adam sizin sevdiceğiniz yahu, çocuğunuzun babası olmadan önce nasıl sevdiyseniz, birlikte geçireceğiniz her ana heyecanla koşturduysanız, şimdi ne değişti? (zamaaan, zaman yok.. şşşt, karıştırma yine sus bakim)
Biz kadınlar bazen kafamızda çok gereksiz "yaşam planları listesi" ile yaşıyoruz. Okulumu bitireyim, işimi kurayım, kariyerimde biraz ilerleyip 30larımda evleneyim, aman biyolojik saatim çalmadan çocuk yapayım, hem ona kaliteli zaman ayırayım hem kariyerimi sürdüreyim, çocuğumu en iyi şekilde yetiştireyim hayata atılsın, bunu görünce Ege'de bir kasaba bulayım emekli olayım, torunlara bakayım, çiçeklere bakayım, dizim belim fazla ağrımazsa bir de seyahat edeyim vs vs. Ben bahsettim mi bilmiyorum, yüksek lisansımı bitirdikten beri daha farklı bir yaşam planını takip ediyorum, mesela seyahati yaşlılığıma bırakmıyorum her sene iki yeni ülke görmeye çalışıyorum.. Biyolojik saate de nanik çekiyorum, bir kaç sene sonra 40 olacağım ama ruhum bir çok 20'likten daha genç, biliyorum.. Çocuğum için kariyeri bırakmadım ama kariyer için de çocuğumu başkasına bırakmadım, yani sanırım toplumun normlarına ters, kafamın dikine gidiyorum. (ve deli gibi de yoruluyoruuum, aferin bana, ay be iç ses, bi yazdırtmadın şu yazıyı)
Açıkcası hayatımın odağında tek bir şey (işim, eşim hatta çocuğum bile) yok. Onun yerine keyif aldığım şeyleri hayatımın odağına koydum, zoraki yapılması gerekenleri ya da içimden gelmediği halde bir başkasının ya da toplumun normlarına uygun olan davranışları, hatta gereksiz, samimi olmayan ilişkileri bile bıraktım bir kenara. Sadece sevdiğim insanlarla, bana keyif veren insanlarla görüşüyorum, kendimi hiç bir işe ya da davranışa "zorunda" görmüyorum. Bugün temizlik günü diye bir günüm yok mesela ya da 2 gündür sevişmiyoruz aman bugün sevişmeliyiz gibi bir ilişki kıstasım. Sadece içimden geldiği için yaptıklarım, yapmaktan zevk aldıklarım var. (he evet, işler de kendi kendilerini yapıyorlar, sabah bi uyanmışım ev tertemiz etmiş kendini, bir bakıyorum zihin gücüyle camlar tertemiz mesela, hadi itiraf et bazen deli danalar gibi koştura koştura ve söylene söylene ev işi yaptığını ve koca bir gün totonu koltuğa koyup bir kahve içecek zaman bile bulamadığın gerçeğini)
Ve mutluyum evet.. Mutlu olduğum için de eşimi ve çocuğumu da mutlu edebiliyorum. (bak iç ses dut yemiş bülbül burda, demek ki bu doğru galiba, kızı pek mutlu edemedim şu ana dek ama onu mutlu etmek deveye hendek attırmak gibi bir şey, koca da arada yan çiziyor miykliyor ufak şeylerden, kıza çaktırmamak adına mimik ve göz belertmelerle, içimizden bağrışarak "sessizce" tartışıyoruz ama genel resme bakarsan mutluyuz çok şükür yahu, sağlık ve huzur olsun da, gerisini hallederiz be hayat!) İşin sırrı, şu yandaki resimde özetlenmiş arkadaşlar.. Vallahi bakınız, bakan görüyor, görmek için bakınız..
Kıssadan hisse; herşeyi bırakın bir kenara, hatta gerekiyorsa çocuğu bile. Öncelikle kendinize bakın, kendinizi sevin, yaptıklarınıza başardıklarınıza bakın ve gurur duyun. Şimdi son nefesinizi veriyor olsanız ne olur aklınızda düşünün, başaramadıklarınız mı, başardıklarınız mı, yoksa sadece şu masmavi gökyüzüne azıcık daha bakayım, bir nefes daha çekeyim içime, "güzeldi beeee" diyeyim mi.. Bizden geriye ne işimiz, ne adımız, ne çocuklarımız hiç bir şey kalmayacak, o nedenle aslında takıldığımız konuların hiçbirinin çok da önemi yok. Şu dünyada bir yolcuyuz, bazı şeyleri deneyimlemek, öğrenmek için buradayız ve çabucak geçip gidiyor zaman. O nedenle; kendinize odaklanın, mutlu olun, mutlu edin.. Gerisi hikaye olsun..
Kıssadan hisse; herşeyi bırakın bir kenara, hatta gerekiyorsa çocuğu bile. Öncelikle kendinize bakın, kendinizi sevin, yaptıklarınıza başardıklarınıza bakın ve gurur duyun. Şimdi son nefesinizi veriyor olsanız ne olur aklınızda düşünün, başaramadıklarınız mı, başardıklarınız mı, yoksa sadece şu masmavi gökyüzüne azıcık daha bakayım, bir nefes daha çekeyim içime, "güzeldi beeee" diyeyim mi.. Bizden geriye ne işimiz, ne adımız, ne çocuklarımız hiç bir şey kalmayacak, o nedenle aslında takıldığımız konuların hiçbirinin çok da önemi yok. Şu dünyada bir yolcuyuz, bazı şeyleri deneyimlemek, öğrenmek için buradayız ve çabucak geçip gidiyor zaman. O nedenle; kendinize odaklanın, mutlu olun, mutlu edin.. Gerisi hikaye olsun..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder