Bahar mı geliyor ne?! :)
Paskalya gelmeden bahar gelmez diyorlar burada.. Paskalya tatilini Maya'nın idrar yolu enfeksiyonu sonrası ağır soğuk algınlığı sonrası anjin sonrası bana pas vermesi ve benim de hemen akabinde hapı yutmam ve kamyon çarpmış gibi hissettiğim tuhaf bir grip ve çoklu enfeksiyonlar (göz, karın ve ağız içi) ile geride bıraktık. Bugün ilk defa ateşsiz ve "aaa kuşlar cıvıldıyo" diyerek uyandık. Çapaklı gözlerimizi saf su ile temizledikten sonra güneşli bir gün olduğunu da fark edip, daha da sevindik. Hele biz yatak dşek yatarken, komşuların mahallemizi paskalya yumurtalarıyla süslediklerini fark edince... Eh artık kabul etmek lazım: Bahar geliyoooor!
Bu sabah yumurtaları kaynattım, Maya ile beraber boyadık, üstüne çıkartmalar falan yapıştırdı, sonra bizi odadan çıkartıp tamamen kendi buluşu olan "çok gizli" mekanlara sakladı onları tek tek. Sonra çağırdı bizi, "arayın!" dedi. Ama dayanamadı, kendi parmağıyla "hayır, oraya değil buraya bakıcaksın, hayır kapının arkasına bak" diye gizli mekanlarını bir bir gösterdi :)
Bu sene çikolata şeker yerine boyanmış yumurta değiş tokuş ettik dostlar ve akrabalarla, yoksa hepimiz 3'er kilo alıyoruz paskalya tatilinde. Bizimkiler böyle yandaki gibi oldu.. Bu iş için hazırlanmış boya takımları var, azıcık suya katıp biraz da parlak olması için sirke katıyorum. Kuruyunca da Maya üstlerine çıkartmalar yapıştırıyor ya da kalemle surat falan çiziyoruz. Sevimli oluyor.
Sokaklarda insanlar ağaçlarını renkli plastik yumurtalarla ve evlerini tavşan, yumurta, civciv temalarıyla süslüyorlar. Aslen paskalya "diriliş yortusu" denen dini bayram hıristiyanlarda, yani Hz. İsa'nın çarmıha gerilip, cennete yükselişi ve 3. gün bir daha dünya üzerinde görülüşünü içeren 3 günlük bir dini bayram. Noelden sonraki en önemli dini bayram. Aslında bana hep Hz. İsa'nın doğumu olan Noel'in kutlanışı çok ağır ve duygulu, ölümü olan Paskalya ise çok neşeli geldiği için tuhaf bir karışıklık hissederim ama ölüme farklı bir bakışla "diriliş" yani tanrıya kavuşma düşünülünce bayram olarak kutlanması da normal sanırım. Zaten daha önce de bahsetmiştim, Hıristiyan cenazeleri çok ağır, ağlamalı geçmez, yaşam kutlanır ve yenip içilir genellikle. Sanırım biz müslümanlar ölümü daha olumsuz algılıyoruz..
Neyse kısaca sokaklar ve evler süsleniyor. Biz de evdeki uzun boylu bitkilerimizi süsledik. Bu gariban benjamininim alt yaprakları bir takım cüce şahıslar tarafından ellenmekten yolunmaktan böyle kelleşti. Zavallı çiçek kendini korumak için alttaki yapraklarını döküp uzun boylu tepesinde bir sürü yaprak olan tuhaf bir bitkiye dönüştü.. Ben evde çiçek ve bitki çok seviyorum ama kedili ve çocuklu evlerde bir sürü bitki ve çiçek bakmak ne zor yahu!
Hastalık nedeniyle bu sene bizim evde verdiğimiz efsanevi paskalya kahvaltısı davetlerini veremedik malesef.. Oysa geçen senelerde bir çok dost ve aile ağırlamıştık, biraz buruk hissettim o nedenle. Olsun, seneye iki kat yaparız inşallah..
İşte böyle geçti Paskalya Bayramı.. Bu memlekette Mayıs'ın 12sinde kar yağdığına şahit olduğum için baharın gelmesi fikrine hala temkinli yaklaşıyorum ama kuş cıvıltıları da aklımı çelmiyor değil :)
Bu sabah yumurtaları kaynattım, Maya ile beraber boyadık, üstüne çıkartmalar falan yapıştırdı, sonra bizi odadan çıkartıp tamamen kendi buluşu olan "çok gizli" mekanlara sakladı onları tek tek. Sonra çağırdı bizi, "arayın!" dedi. Ama dayanamadı, kendi parmağıyla "hayır, oraya değil buraya bakıcaksın, hayır kapının arkasına bak" diye gizli mekanlarını bir bir gösterdi :)
Bu sene çikolata şeker yerine boyanmış yumurta değiş tokuş ettik dostlar ve akrabalarla, yoksa hepimiz 3'er kilo alıyoruz paskalya tatilinde. Bizimkiler böyle yandaki gibi oldu.. Bu iş için hazırlanmış boya takımları var, azıcık suya katıp biraz da parlak olması için sirke katıyorum. Kuruyunca da Maya üstlerine çıkartmalar yapıştırıyor ya da kalemle surat falan çiziyoruz. Sevimli oluyor.
Sokaklarda insanlar ağaçlarını renkli plastik yumurtalarla ve evlerini tavşan, yumurta, civciv temalarıyla süslüyorlar. Aslen paskalya "diriliş yortusu" denen dini bayram hıristiyanlarda, yani Hz. İsa'nın çarmıha gerilip, cennete yükselişi ve 3. gün bir daha dünya üzerinde görülüşünü içeren 3 günlük bir dini bayram. Noelden sonraki en önemli dini bayram. Aslında bana hep Hz. İsa'nın doğumu olan Noel'in kutlanışı çok ağır ve duygulu, ölümü olan Paskalya ise çok neşeli geldiği için tuhaf bir karışıklık hissederim ama ölüme farklı bir bakışla "diriliş" yani tanrıya kavuşma düşünülünce bayram olarak kutlanması da normal sanırım. Zaten daha önce de bahsetmiştim, Hıristiyan cenazeleri çok ağır, ağlamalı geçmez, yaşam kutlanır ve yenip içilir genellikle. Sanırım biz müslümanlar ölümü daha olumsuz algılıyoruz..
Neyse kısaca sokaklar ve evler süsleniyor. Biz de evdeki uzun boylu bitkilerimizi süsledik. Bu gariban benjamininim alt yaprakları bir takım cüce şahıslar tarafından ellenmekten yolunmaktan böyle kelleşti. Zavallı çiçek kendini korumak için alttaki yapraklarını döküp uzun boylu tepesinde bir sürü yaprak olan tuhaf bir bitkiye dönüştü.. Ben evde çiçek ve bitki çok seviyorum ama kedili ve çocuklu evlerde bir sürü bitki ve çiçek bakmak ne zor yahu!
Hastalık nedeniyle bu sene bizim evde verdiğimiz efsanevi paskalya kahvaltısı davetlerini veremedik malesef.. Oysa geçen senelerde bir çok dost ve aile ağırlamıştık, biraz buruk hissettim o nedenle. Olsun, seneye iki kat yaparız inşallah..
İşte böyle geçti Paskalya Bayramı.. Bu memlekette Mayıs'ın 12sinde kar yağdığına şahit olduğum için baharın gelmesi fikrine hala temkinli yaklaşıyorum ama kuş cıvıltıları da aklımı çelmiyor değil :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder